11 Mart 2016 Cuma

Türk Bahçeleri Tasarım ve Özellikleri



Bahçe Fars kökenli bir kelimedir ve " küçük bağ " demektir.Genel
olarak ise; çiçek, süs bitkileri, meyve, sebze ve şifalı otların yetiştirildiği, bunun
dışında doğanın güzelliğinin, yeşilliğinin, dinlendiriciliğin insan eli ile denetim
altına alındığı toprak parçası olarak da ifade edilmektedir.
Bahçe kavramı suyun değerli, verimli, toprağın kıt olduğu tüm kurak yöreler
halkı gibi Türklerde de önemsenmiştir. Türklerin bahçeye olan
ilgileri göçebelik dönemlerine kadar uzanmakla birlikte, gerçek anlamda bahçeler
üzerine olan eğilimleri ilerleyen zamanlarda, yerleşik düzene geçildikten sonra
ortaya çıkmıştır. Anadolu’nun kendine özgü iklimi, coğrafi özellikleri, toprak
verimliliği ve farklı birçok bitkinin yetişmesine olanak tanıması, Türk bahçesi
stilinin oluşumuna önemli katkılar sağlamıştır. Ancak zamanla tam oturmuş bir
bahçe stili oluşmamasından dolayı, tasarlanan bahçeler tarih içinde sürekli
değişime uğramış, batının etkisiyle zamanla Türk özelliklerini yansıtan bahçeler
ortadan kalkmaya başlamıştır.
Eski Türk Bahçelerinden günümüz bahçelerine geçiş süreci
değerlendirildiğinde, klasik Türk Bahçelerinde kullanılan bitki materyalleri, su
ögeleri, bitki kompozisyonları ve kafesler dışında setlerin, oturma mekanlarının,
merdiven ve basamakların, duvarların, parmaklık ve korkulukların, kapıların,
aydınlatma elemanlarının, asmalıkların ve çardakların kullanım amaçlarının
değişmediği görülmektedir. Bununla birlikte gelişen ve değişen teknik imkanlar
sonucunda, bahçe tasarımında kullanılan tüm ögelerde, malzeme ve kullanım
tekniği olarak büyük değişimlerin olduğu ve çeşitlerinin çoğaldığı
gözlenebilmektedir. Bu değişim ve gelişimlerin dışında bitki kompozisyonundaki
ithal bitkilerin ve yeni tasarım anlayışlarının girişi ile aynı zamanda su ögesinin
yüzme amaçlı olarak kullanılmaya başlanması, bahçedeki fonksiyonel anlamda en
belirgin değişimler olarak görülmektedir.
Bahçeler, dinamik bir yapıya sahip oldukları için özellikleri daima
değişmektedir. Bu kapsamda Türk Bahçeleri de zamanla değişmiş, bazı ögelerin
ortadan kaldırılması veya eklenmesiyle orijinal özelliklerini yitirmişlerdir.
Türk Bahçesinin Tasarım Özellikleri
Türklerin Anadolu’ya göçebe olarak, doğal ve korumasız bir yaşamdan gelip
yerleşmeleri, doğaya bir saygı oluşmasına neden olmuştur. Bu durum,
Anadolu’daki yerleşik düzen yaşamlarındaki bahçe uygulamalarında belirgin
şekilde gözlenmektedir. Türklerin İslam dinini kabul etmesiyle birlikte “ Cennet 
Bahçesi ” olgusu bir ideal olarak oluşmuştur. Suyu, meyvesi,
yeşilliği, serinliği ve huzur vericiliği ile karakterize edilen “ Cennet Bahçesi ” ideali,
Türk Bahçesinin doğayla hem formal hem de informal ilişkilerinin biçimini
saptamada önemli etkenlerden birisi olmuştur.
Türk bahçeleri, estetik olarak Çin bahçeleriyle
Müslüman bahçelerinin göçebe duyarlığı ile şekillendirilmiş bir sentezidir. Türkler,
Orta Asya’da Çinlilerden öğrendiklerinin üzerine, kendi güzellik anlayışlarını
aşılamayı bilmişlerdir. Türk Bahçesi, işlevsellik, yaşama mekanı olması ve düzende yalınlığı ile
karakterize edilmektedir. Türk Bahçesinin
en önemli özelliği doğal olmasıdır. Bahçenin tümünde kesin bir aks yoktur. 
Türkler, yaşanabilirlik için gerekli olan yeme, içme, eğlenme, dinlenme,
dolaşma, uyuma gibi ihtiyaçlarının hemen hemen tümünü bahçede
gerçekleştirmektedirler. Dış mekanda oturma ve yemek yeme alanları ile küçük
yapılar, ana yapı ile bütünlüğü sağlamaktadır. Eğimli alanlarda teras bahçeleri
oluşturulmakta, teraslardan her biri farklı işlevlerle değerlendirilmektedir. Bu
yönüyle Türk bahçelerinin en önemli karakteristiği, bahçede yer alan plan
elemanlarının simetriye dayalı bir tasarım ortaya koymamasıdır. Bu durum,
bahçenin sadece seyredilecek bir mekan değil aynı zamanda yaşanacak mekanlar
olarak yaratılmasına neden olmaktadır. Doğaya olan saygı, doğal form ve düzenden
hoşlanma duygusu, bahçe tasarımında izlenmektedir.
Şekil 1. Cihanbağ bahçe sistemine bir örnek (Tarhan, 1998)

Türk Bahçesinde Kullanılan Yapısal Materyaller
Bahçelerde kullanılan yapısal elemanlar, ekolojik şartlara ve bölgenin
geleneksel özelliklerine ve bahçe sahibinin sosyo-ekonomik durumuna bağlı olarak
değişiklik gösterebilir. Fakat genel olarak Türk bahçelerinde bulunan yapısal bahçe
elemanları; oturma birimleri, bahçe duvarları, su elemanları, kapılar, merdivenler,
taşlık vb. şeklinde özetlenebilir.
Türk Bahçesinin köşelerinde, zengin bakış açılarının yer aldığı, farklı etkinlikler
yaratılmıştır. Türk Bahçelerinin en önemli özelliği olan bu uygulama, bahçelerin
gezintiden çok oturma amaçlı kullanımından kaynaklanmaktadır. Bu
nedenle, bahçenin çekici veya uygun yerlerine oturma, dinlenme yerleri
yapılmıştır. Oturma yerleri sade bir taş sofadan başlamak üzere kameriye, taht ve
hatta göz alıcı bir köşk şeklinde de olabilmektedir.
Türk Bahçelerinde yollar, genelde yeşil alanlardan biraz yüksekte ve bordürle
ayrılmış şekildedir. Döşeme tür olarak büyük doğal taş döşeme, çakıl, Arnavut
kaldırımı, beton veya sıkıştırılmış topraktır (Merdoğlu Bilaloğlu, 2004).
Genişlikleri az ve 1,5-2 m’den fazla değildir. Çoğunlukla, birbirine dik yönde düz
hatlar oluşturacak şekilde duvar kenarlarında ve parterlerin çevresinde çeşitli
eksenler üzerinde yer alırlar.
Bahçede kot farkı olan yerlerde çoğunlukla merdiven ve basamaklardan
yararlanılmıştır. Genellikle taştan olan merdivenler geniş değildir. Yolların,
havuzların, setlerin kenarları çoğu zaman demir, taş veya mermerden yapılmış
korkuluk ve parmaklıklarla çevrilidir.
Oturma mekanı olan üstü kapalı, yanları açık, çoğunlukla tek odalı olarak
oluşturulan köşkler, genellikle bahçenin hava sirkülasyonunun en hızlı olduğu
yerde bulunur. Dış etkilerden korumak için ise kafesler ya da perdeler kullanılır.
Havuzların veya denizin üzerine çıkma yapan köşklere de rastlamak mümkündür.
Bunlar ahşap ayaklar üzerine otururlar. Bazı köşkler ise tam suyun ortasına inşa
edilir.
Köşklerin biçim ve büyüklükleri birbirinden farklıdır. En küçük ve en basit
köşkler daire veya dörtgen şeklindedir. Ayrıca altı veya sekiz köşeli olanlara da
rastlanır. Köşkler büyüdükçe, çıkmalar ilave edilir, planı zenginleşir ve içindeki su
oyunları da artar.
Havuzlu bahçelerde, havuz kenarlarına değişik sayıda yerleştirlen kameriyeler,
genellikle ahşap veya demir ayaklar üzerine oturmuş bir çatıdan ve çatı altında yer
alan minder ya da taht şeklinde oturulacak bir yerden ibarettir. Bazı durumlarda
havuza çıkma yapacak şekilde ya da havuzun ortasına da yerleştirilebilirler. Bu
yapılar hafif olduklarından, günümüze kadar ulaşan fazla örnek bulunmamaktadır.
Su olgusu, Osmanlıların sahip oldukları düşünce ve inançlar içinde, kutsal bir
kavram niteliği kazanmıştır. Bahçeler, su kompozisyonları ile biçimlendirilmiş,
değişik şekillerde havuzlar yapılmıştır.
Türk İslam Bahçelerinde suyun kullanımı, özellikle şadırvan ve altıgen
havuzlarda olmuştur. Öyle ki Türk evlerinde çoğunlukla iç avluda (eyvanda) bu
havuzların dikdörtgen, kare ve altıgen formlu örneklerine rastlanılmıştır.
Bahçelerde yer alan bir başka su elemanı da selsebillerdir. Bahçe duvarlarında,
köşklerde, divanhanelerde yer alan bu yapılar, genellikle havuza ince bir kanalla
bağlıdır ve su bu kanaldan havuza akar. Selsebiller de kanallar da mermerden
yapılmıştır. Selsebillerin çeşmelerden farkı, hem gözü hem kulağı
zevklendirmesidir. Şekil 2’de bahçelerde yer alan su ögesine örnek
(havuz) görülmektedir.
Şekil 2. Türk Bahçelerinde suyun kullanımı (Anonim)

Türklerin hayvan sevgisi de bahçelerde hissedilmektedir. Bu amaçla bahçelerde
hayvanların barındığı çeşitli korunak ve mekanlar oluşturulmuştur. Bu
göçebelikten gelme bir alışkanlık olup, hayvanlar yaşama mekanının bir kısmında
barındırılmaktadır.
Günümüz bahçeleri değerlendirildiğinde; eski Türk Bahçelerindeki yüksek
duvarların, fazla sayıda olmazsa da özellikle yalı ve villa bahçelerinde
kullanılmakta olduğu görülmektedir. Yollar incelendiğinde ise, serbest biçimli ve
değişik malzemelerden üretilmiş örneklere rastlanmaktadır. Malzeme seçiminde ise
genellikle prefabrik malzemeler tercih edilmekte, oturma mekanlarında da portatif
veya farklı malzemelerden üretilen pergolalar yer almaktadır.
Ayrıca günümüz bahçelerinde spor alanlarına ve çocuk oyun alanlarına yer
verilmekte, malzeme seçiminde farklılıklar ortaya çıkmaktadır. Eski Türk
Bahçelerinde yer alan meyve ve sebze bahçeleri, günümüzde de hobi bahçeleri
olarak karşımıza çıkmakta, ancak göze batmayacak yerlerde
konumlandırılmaktadır.
Yine eski Türk Bahçelerinde bulunan havuzlar günümüzde de bahçelerde yer
almakta, su oyunları, ışık gösterileri ile farklı biçimde tasarlanmış örneklerine
özellikle villa bahçelerinde rastlanmaktadır.
                                      Türk Bahçesi’nde Kullanılan Bitkisel Materyaller
Yeşil , eski Türk mahallesinde genellikle kentin ortak ağaçlandırma
alanının bulunmadığını, fakat ev bahçelerinin, yaşantının kapalı bir ortamda
sürdürülmesi ve doğanın evin içinde yaratılmasından dolayı, değişik ağaç ve
çiçeklerle dolu olduğunu belirtmektedir. Şehirlerin çoğunlukla kenar kesimlerinde
rastgele ağaç topluluklarının oluşturduğu koruluklar, mesire için önem verilen yeşil
alanlardandır. Koruluklar, aynı zamanda halka açık parklar şeklinde görev
yapmıştır.
Türk Bahçelerinde bitkisel materyallerin kullanımları incelendiğinde, bitkilerin
türü ne olursa olsun soliter olarak kullanımının yaygın olduğu, bitkilerin
birbirlerine çok bitişik dikilmedikleri görülmektedir. Göçebelikten
kalma bir alışkanlıkla, bitkilerin gökyüzünü kapatacak şekilde sık dikilmediği,
güneş ışıklarının bahçeye tam ulaşması için gölge vermeyen ağaçları tercih ettikleri
belirtilmektedir.
Bahçede meyve, sebze ve süs bitkileri bahçenin yeşil dokusunda bir araya
getirilmiştir. Bitki kullanımı, günlük gereksinimleri karşılayacak şekildedir. Meyve
ağaçlarının işlevi ekonomik yönden görünse de, asıl amaç gölge ve gizlilik
yaratmaktır. Bu durum, Türk Bahçesinde estetik ve işlevselliğin ortak çözümünü
örneklemektedir.
Bahçelerde, özellikle konut bahçelerinde çalı kullanımı yaygın değildir.
Bitkilerin bireysel kullanımına bağlı olarak, çoklu öğeler kullanılarak oluşturulmuş
kompozisyonlardan kaçınılmış olması bunun nedenleri arasında sayılabilir. Bu
nedenle ağaç ve çalının birlikte kullanılmasıyla ortaya çıkan tasarımlara pek
rastlanılmamaktadır. Ayrıca çalıların bahçeye görsel bir güzellik dışında başka bir
şey katmaması da çalıların fazla kullanılmamasının nedenlerinden birisidir. Çalılar
yere yakın olduklarından, bahçede belli bir alan kaplarlar ve belirgin bir meyve
üretimleri de yoktur.
Ayrıca bahçelerde dağınık bir bitkisel tasarım uygulanmış, bahçe etrafı
genellikle kaidelerle çevrilerek, aynı bitkilerden oluşan yeşil çit sıraları
oluşturulmuştur. Türk Bahçesi bitkisel düzenlemesinde, su kanalı boyunca sıra
ağaç kullanımı ile havuzlar etrafında aynı tip bitkinin sıralanması, sık görülen bir
özellik olmuştur.
Türkler, eskiden beri iri yapılı ağaçlara önem vermiştir. Meşe, çınar, çitlenbik
ve karaağaç gibi yapraklı ağaçlar çoğunlukla tercih sebebi olmuştur. Bahçelerde
genellikle iri yapılı ağaçların informal bir koruluk halinde bulunmasını
istemişlerdir. Türklerde servi de yaygın olarak kullanılmaktadır. Özellikle Bursa ve
İstanbul çevresinde mezarlıkların uhrevi havasının oluşumunda önemli bir peyzaj
elemanı olarak dikilmişlerdir. Bahçelerde kullanılan çınar
güçlülüğü, servi göğe yücelişi, gül sevgi ve aşkı sembolize etmektedir.
Eski Türk Bahçelerinde çınar kullanımı, Orta Asya Türk Bahçelerinden gelen
bir gelenektir. Çınarlar bahçelerde informal olarak dikilirler ve sessizlik ve gölgesi için yetiştirilmiştir. Servinin eski Osmanlı bahçelerinde çınar ağacı kadar önemli
olduğu söylenebilir.
Camilerin ve kahvelerin önlerindeki muhteşem çınarlar, eski Türk şehrinin
kendine has peyzajında vazgeçilmez bir yere sahipti. Ünlü şehirci ve mimar La
Corbusier, bu tek ağaç uygulamasını çok beğenmiş ve modern şehircilikte de
kullanılabileceğini belirtmiştir. Tek ağaçlar, dini mimaride önemli unsurlar olarak
düşünülmüş, büyüdüklerinde alacakları muhtemel şekle ve görevlerine göre, en
uygun yerlere dikilmişlerdir.
Osmanlılar çınar, çitlenbik, meşe, karaağaç, ıhlamur vb. iri yapraklı ağaçlara
önem vermiş, bu ağaçları sadece budamışlar fakat şekil oluşturmamışlardır . Servi, sedir, defne, mersin, limon, portakal gibi ağaçlar ise en çok kullanılan
türler olmuştur.
Türk Bahçelerinde çiçekler, bir mozaik teşkil edecek şekilde karışık olarak
ekilmezdi. Her yastıkta aynı cinsten ve aynı renkten küme küme çiçekler
bulunurdu. Bu anlayışın, dağlardaki uçsuz bucaksız papatya ve gelincik tarlalarının
hatırasını devam ettirdiği düşünülebilir. Bahçelerde çiçeklerin,
havuz ve bina çevrelerinde tek tür ve tarhlar halinde kullanılmaları dikkat çeken bir
özelliktir (Şekil 3). Bahçelerde gül, lale, nergis, karanfil, fulya, şebboy, şakayık ve
sardunya gibi çiçekler yaygın olarak kullanılmıştır.
Şekil 3. Türk Bahçesine bitkisel materyaller (Anonim)

Yer örtücü bitkilere, özellikle çim yüzeylere bahçelerde fazla
rastlanılmamaktadır. Bunun en önemli nedenlerinden birisi, iklimsel zorluklardır.
Bakım maliyeti yüksek olduğundan çim yüzey fazla tercih edilmemiştir. Ayrıca yer
örtücülerin bulunduğu bahçe kısımları, fiziksel baskıya fazla dayanıklı olmadıkları
için, bu alanlar kullanım dışı olarak görülmekte ve mekan kaybına sebep oldukları
düşünülmektedir.
Lale ve gülün Türk tarih ve bahçe sanatında özel bir yeri vardır. Lale o denli
sevilmiştir ki, Türk tarihçileri bu zevk ve eğlence devrine “Lale Devri” adını
vermişlerdir. Laleler ilkbahardaki cazip görünümleriyle bahçelerdeki su kenarları
ve çiçek tarhlarına büyük gruplar oluşturacak şekilde dikilmiştir. Lalelerin toplu
halde yetiştirildiği bahçelere “Lalezar” adı verilmiştir. Çok sayıda ve çeşitli gülün
bir arada yetiştirildiği yerlere ise “Gülizar” ya da “Gülistan” denilmiştir.
Özellikle salkım söğütün bazı yalı ve konaklardaki havuz kenarlarında sık sık
kullanıldığı görülmektedir. Yol kenarlarında çınar, ıhlamur ve servi gibi ağaçlarla
sıra ağaç uygulamalarına özellikle İstanbul’da rastlanılmaktadır. İslamiyet’in
etkisiyle mahremiyet kavramının fazla önem kazanmasının sonucu olarak bahçeler
yüksek duvarlarla çevrilmiş, bazen mahremiyeti sağlamak için bahçe duvarı
boyunca yüksek boylu ağaçlar dikilmiştir.
Dut, hem gölge yapma özelliği hem de güneş ışığına izin vermesi, aynı
zamanda ürettiği meyveleri, yapraklarının ipek böceği yetiştiriciliğinde
kullanılması nedeniyle sık tercih edilmiştir. Aynı şeklide erik, badem, kayısı,
şeftali, kiraz, nar ve yeni dünya hem çiçeklerinin güzellikleri hem de meyveleri için
sıkça kullanılmışlardır.
Günümüzde de yoğun olarak kullanılan üzüm, hanımeli, yasemin, mor salkım
ve sarmaşık gül gibi sarılıcı bitkiler gölge sağlamak amacıyla sıklıkla kullanılmıştır
(Tarhan, 1998). Türk Bahçelerinde tercih edilen önemli bitki türleri sınıflandırılmış
olarak Çizelge 1 ve 2 de belirtilmiştir.
Çizelge 2. Türk Bahçelerinde kullanılmış olan mevsimlik bitkiler


SONUÇ VE ÖNERİLER
Türklerde bahçe geç gelişmiş, ancak doğa ile uğraşı devamlı gündemde
olmuştur. Bütün özellikleri ile bir Türk Bahçesinin günümüze aktarılamadığı bir
gerçektir. Ancak çoğunda ortak olan bazı özellikler mevcuttur.
Geçmişte günlük yaşantımızda yeri olan bu bahçelerin bir kültür mirası olduğu
unutulmamalı, özelikle Türk Bahçesinin özelliklerini taşıyan örneklerin
korunması, gerekli durumlarda restorasyonu ve bakımı konusunda daha titiz
davranılmalıdır. Çünkü bahçelerin canlı materyalleri de içermeleri nedeniyle,
birçok mimari yapıya göre daha fazla ve hızlı şekilde tahribatları söz konusu
olmaktadır. Bu nedenle sorumlulukların bilincinde olmak ve korumacı yaklaşımla
bahçelerin sürekliliklerini sağlamak, birçok meslek disiplininin görevleri arasında
yer almalıdır.

Türk Bahçeleri Tasarım ve Özellikleri, bahçe, peyzaj, Türk bahçeleri, eski Türk bahçeleri, İslam bahçeleri, İslam bahçe tasarımları, Cennet bahçesi, Çin bahçeleri

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder